Yirmi birinci yüzyılda sevmek,cesaret ister. Herkes başaramaz bu zamanda sevmeyi. Herkes aşık olur. Herkes birbirini beğenir. Ama kimse bunu sürdüremez ne yazık ki.
Bakar,beğenir,hoşlanır,konuşur,ayrılır. Oysa sevgi "emek" ister. En küçük bir sorunda bırakıp gitmek yakışmaz sevgilere.
Artık tek kişiye indirgenemez oldu sevgiler. Birine adanamaz hale geldi. İnsan "birini" çok sever devri on dokuzuncu yüzyılın tozlu tarihinde kaldı.
Sevgiyle beraber güven de karıştı o raflara.
Önceden aşık olmak marifetti. İnsanlar aşık olduğu kişiyi ne olursa olsun bırakmaz, vazgeçmezdi. Yıllar geçer aşk, yerini sadık dostu sevgiye bırakırdı. Kısaca "Seni Seviyorum"ların bir anlamı vardı. Sevgiliye verilen hazineydi bu kelimeler. Şimdi 5 yaşında çocuğun ağzında. Bu kadar basit mi? Her şeye kolayca ulaştığımız için mi böyle düşünüyoruz? Monotonluktan bahsedenler, hayatlarına renk katmayı sevgisizlik/sevgi arayışı adı altında mı arıyolarlar acaba?
Yine de dünyanın bir yerlerinde bu duygunun kıymetini bilen insanlar vardır. -Heralde vardır ki, onlar sayesinde kopmuyor kıyamet. Belki de tanrı onların bize bazı şeyleri tekrar hatırlatacağı için bitirmiyor,durdurmuyor zamanı..
Arkadasım sayesinde yazılarını okudum ve çok güzel yazıyosun umarım böyle devam eder ilerde iyi bir yazar olursun, bizde kitaplarını okuruz :)))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim,en büyük hayalim umarım bir gün gerçek olur :)
YanıtlaSilBazen sadece mucizelere inanmak gerek. Sevgi de mucizelerde gizli aslında.
YanıtlaSilumarım herkes sevginin mucize olduğunu farkeder,kıymetini anlar :)
YanıtlaSil