6 Aralık 2012 Perşembe

Kara Kutudur Özlemek,İçinden Ne Çıkacağını Bilemezsin!


          Çoğu zaman özler insan. Çok özler.
          Özlenen bazen yitip giden akraba,hayatında olmayan sevgili, uzaktaki sevdiğimizdir.
          Bazense çocukluğumuzdur özlediğimiz. Rahatça seksek oynayıp eğlendiğimiz,yapacaklarımızı "uyuyup,uyanıcaz" hesabıyla yaptığımız çocukluğumuz.
          O güzel arkadaşlarımızın olduğu sokaktır belki de.
          Ya da önünden geçerken o tebeşir tozunun kokusunu duyduğumuz ilk okulumuzdur ara sıra özlemle hatırladığımız.
          Aslında özlediğimiz şey anılarımız. Yaşadıklarımız. Bugünden güzel olduğuna inanıp hatırladıklarımız.
          Annen artık o çok sevdiğin çorbayı yapmıyor ve sen uykudan uyandığında odanda mis gibi yemek kokusunu duymuyorsan, eski arkadaşların artık birer yabancıysa,her şeyi paylaştığın dostun bugün başkalarına destek oluyorsa, günlerini,saatlerini,aylarını geçirdiğin sevgilinin artık yüzünü görmüyor,sesini duymuyor,varlığını hissetmiyorsan,gençliğini geçirdiğin evin yolunu ansızın tutmak istiyorsan; özlüyorsun demektir.
        Özlem öyle bir duygudur ki hayatını şekillendirir insanın. Aşkın kuvveti özlemle artar. Ferhat'ın Şirin'e olan aşkı,özlemi deldirmiştir dağları.
       Özlemek iyi hoş da özlemek yıpratıyor da insanı. Özlediğin bir daha gelmeyecekse,yaşadıkların sadece "özlenecek"se, o an sadece hayalde kalacaksa eğer..
       O kadar da sinsidir ki özlemek, kimi zaman unutursun özlemlerini. Hayatın monotonluğu arasına karıştırırsın. Ve tek bir şey yeter her şeyin canlanmasına. Bu bazen bir koku, bazen bir fotoğraf, bazen bir şarkı, bazense ufacık bir kelimedir.
       Aslında önemli olan özlemek değil,özlediğini yalnız senin bilmendir.

3 yorum: