Merhaba sevgilim. Nasıl da tuhaf değil mi yoksun ama benimsin.
Yoksun ama varlığın benimle.
Görmüyorum ama kokun burnumda...
Aslında sen zaten yoktun. Seni var eden bendim. Benim olmadığın halde benim zanneden de bendim.
Herkes şaşırıyor halime. Her kafadan bir ses. Her kalp farklı olsa da her şey gelmeyişine ağlıyor.
Geçmişim, geleceğim, bugünüm sensin!
Tanrı'ya isyanım sensin!
Gün
oluyor ya da hayır hayır olmuyor. Gelmediğin her gün, her hafta, her
ay, her yıl... Güneş daha bir hüzünle doluyor boş içki şişeleriyle dolu
odama. Ay ise dinlemiyor beni, duymuyor. Hissediyor gelmeyişini sanırım.
Ben,
yağmur yağdığında kendimi buluyorum. Hava kasvetli oluyor benim gibi.
Yağmur ıslatıyor insanların yüzlerini. Tıpkı gözyaşlarımın benim
yanaklarımı ıslattığı gibi.
Yine
vurdum galiba şişenin dibine. Durmalıyız artık. Ya da durmamalıyım.
Beni bağlayan tek şey senken, sen de yokken; gelme ümidinden bile
bahsedemiyorken yaşamak niye?
Evet, artık buraya kadar.
Gitme vakti.
Hoşçakal...
Birinin olduğunu bilmek ve şu an ne yaptığını, ne yaşadığını, neden hala gelmediğini bilmemek ne kadar zor bir durum değilmi. Sen onun yokluğunda onu yaşıyorsun, o senden habersiz neler yaşıyor bilmiyorsun...
YanıtlaSilŞu an tüm bloglar reklam alma, hit kazanma peşindeyken böyle samimi bir blogu bulmak biraz zor oldu fakat aradığıma değdi sanırım.
Yazılarımla duygularınıza ortak olabildiysem reklama ne hacet :)
YanıtlaSil