Bazen hayatta çok kötü anlar yaşarız. Kendimizi
yalnız, çaresiz ve hatta işe yaramaz hissederiz. Çevremizde bize yardım etmeye
çalışan, yanımızda olmaya gayret gösteren ve hatta bir “alo” desek dibimizde
belirecek insanları göremeyiz. Ya da gözümüze inen mutsuzluk perdesiyle görmez
oluruz.
Ama öyle bir zaman gelir ki,
iyi ki dersiniz. İyi ki bu zamana kadar üzülmüşüm. İyi ki bu zamana kadar insanları kırmamak ve onları üzmemek için bu kadar çaba sarf etmişim. İyi ki “iyi insan” olabilmişim.
iyi ki dersiniz. İyi ki bu zamana kadar üzülmüşüm. İyi ki bu zamana kadar insanları kırmamak ve onları üzmemek için bu kadar çaba sarf etmişim. İyi ki “iyi insan” olabilmişim.
Pamuk ipliğine bağlı şu kısacık ömrümde başım
sıkışınca arayabileceğim birkaç dost edinebilmişim.
“Dara düştüm a dostlar!” dediğimde ‘Dur
hallederiiiz.’ diyen insanlarla
çevirebilmişim etrafımı.
Bir yazıda okumuştum. ‘Düşmanınız yoksa
hayatta gerçekten başarılı olamamıştırsınız’ yazıyordu. Halbuki asıl başarı
insan kazanmak değil mi? Asıl huzur, başını yastığa koyduğunda kimseyi
incitmediğini bilmekten geçmiyor mu?
Sana katılamadım sözün sahibi sevgili düşünür.
Çünkü düşmanlığı içinde kin ve öfke barındırabilen
insanlara yakıştırırım. Ve ben çok zor öfkelenir belki de hiç kinlenmem.
O yüzden yapılan yanlışları unutur ve biri yüzüme
baktığında adımı anmasa bile “Korkma, yanındayım.” dercesine bakarım gözlerine.
Siz de böyle yapın sevgili okur. İnsanların sizi
kırması, sizin (tabiri caizse) enayi olduğunuz anlamına gelmez. Hala kırılabilen
bir kalp taşıdığınız anlamına gelir.
İyi insan olun. Hayatta iyilerin var olduğuna
inanın, hep iyi insanlar biriktirin. Temiz bir kalp taşıyın.
Ve mutluluğunuz, bu tertemiz kalbin içinde çığ
olup büyüsün!
https://www.youtube.com/watch?v=DX41_jcUN0s
https://www.youtube.com/watch?v=DX41_jcUN0s
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder