4 Ağustos 2016 Perşembe

kırılabilen bir kalp;


Bazen hayatta çok kötü anlar yaşarız. Kendimizi yalnız, çaresiz ve hatta işe yaramaz hissederiz. Çevremizde bize yardım etmeye çalışan, yanımızda olmaya gayret gösteren ve hatta bir “alo” desek dibimizde belirecek insanları göremeyiz. Ya da gözümüze inen mutsuzluk perdesiyle görmez oluruz.
Ama öyle bir zaman gelir ki,
iyi ki dersiniz. İyi ki bu zamana kadar üzülmüşüm. İyi ki bu zamana kadar insanları kırmamak ve onları üzmemek için bu kadar çaba sarf etmişim. İyi ki “iyi insan” olabilmişim.
Pamuk ipliğine bağlı şu kısacık ömrümde başım sıkışınca arayabileceğim birkaç dost edinebilmişim.
“Dara düştüm a dostlar!” dediğimde ‘Dur hallederiiiz.’  diyen insanlarla çevirebilmişim etrafımı.

Bir yazıda okumuştum. ‘Düşmanınız yoksa hayatta gerçekten başarılı olamamıştırsınız’ yazıyordu. Halbuki asıl başarı insan kazanmak değil mi? Asıl huzur, başını yastığa koyduğunda kimseyi incitmediğini bilmekten geçmiyor mu?
Sana katılamadım sözün sahibi sevgili düşünür.
Çünkü düşmanlığı içinde kin ve öfke barındırabilen insanlara yakıştırırım. Ve ben çok zor öfkelenir belki de hiç kinlenmem.
O yüzden yapılan yanlışları unutur ve biri yüzüme baktığında adımı anmasa bile “Korkma, yanındayım.” dercesine bakarım gözlerine.

Siz de böyle yapın sevgili okur. İnsanların sizi kırması, sizin (tabiri caizse) enayi olduğunuz anlamına gelmez. Hala kırılabilen bir kalp taşıdığınız anlamına gelir.
İyi insan olun. Hayatta iyilerin var olduğuna inanın, hep iyi insanlar biriktirin. Temiz bir kalp taşıyın.

Ve mutluluğunuz, bu tertemiz kalbin içinde çığ olup büyüsün!

https://www.youtube.com/watch?v=DX41_jcUN0s

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder